- Okyanusa iyi kötü bir damla katkıda bulundum: Yazdıklarımla, yaptıklarımla ve yaşadıklarımla.
- Ateş'im, sönmesini hiç istemezken söndü (Dilediğiniz şeylere çok dikkat etmelisiniz). Şimdi yeniden yakmayı öğreniyorum. Yardım almadan. İlkel koşullarda.
- Amaç'ı tamamen yitirdiğim uzunca bir yıl geçirdim. Sonunda amacın dışarıda bulunabilecek bir şey olmadığını anladım. Şimdi amacı kendi kendime inşa etmeye çabalıyorum.
- Buldum. Aydınlıkta bulacağımı sandığım şeyi en karanlık gecede buldum. El yordamıyla bulduğum şey, ışıkta bulabileceğim herhangi bir şeye göre çok daha derin, çok daha ulvi, çok daha kutsalmış.
- Sustum. Uzunca bir suskunluktan sonra, yeniden konuşabilirim.
Aradan geçen yaklaşık üç yıllık suskunluk sonrası, geçmişte orada burada yazdığım şeyleri paylaşmaya karar verdim. Kimini hiç paylaşmamıştım. Kimini yakın dostlar okudu. Kimini farklı sosyal mecralarda paylaştım. Artık derli toplu durmalarını istiyorum. Tam da burada: Hikâyeyi başlattığım yerde...
...
Fakat artık kılavuz hükmünü yitirdi. Bu, resmi bir ilân.
Bir diyalektik niyeti ile bu ismi oluşturmuştum: Uzakyakın. Bir Sarkaç misali, oradan buraya salınıp duran yıllar sonrasında, artık değişim aşamasına geldik. Sentezden ve dengeden konuşabiliriz artık.
İnsanın ikinci doğumu gibi. İnancı yitirip yeniden bulması gibi. Erginlenme gibi. Egonun yıkılıp da yerine sağlıklı bir egonun inşa edilmesi gibi. Çok derinlerden geliyor bu.
Yaşayacak ne çok şey var. Sabırsız ve heyecanlıyım.
Uzakyakın Hikâyeleri kaldığı yerden devam ediyor...
Fotoğraf: Bu dünyada en kıymet verdiğim insan, ağabeyim Batıgün tarafından çekildi. Uşak, 1997? |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder