24 Haziran 2020 Çarşamba

"Kelimelerden Daha Derin Şeyler"

“Onlara kapıldığımızda duygu ve hisler oldukça katı görünürler ve hepimiz onları bastırmaya veya ifade etmeye, onlardan kaçmaya ya da onların sebep olduğu fiziksel yahut zihinsel stresle alakalı bir şeyler yapmak istemeye alıştırılmışızdır. Üzüntü, korku ya da başka bir duygu ile beraberken koşulsuz şekilde şu anda seninle olabilir miyim? Bu duygular hakkında ne yapacağımı bilmeden, bir yönteme yaslanmadan, sadece kendi haline bırakarak, derin bir şekilde onlardan kurtulma arzumu bütünüyle anlayabilir miyim? Buradaki her şey, açıkça, güzellikle, tıpkı çiseleyen yağmur, geçen bulutlar ya da kuşların şakımaları gibi keşfedilmek, görülmek, duyulmak, hissedilmek ve dinlenilmek için varlar. 

Birinin söylediği bir söz hemen o anda diğeri tarafından anlaşılmayabilir, fakat zihin korkuya ya da bir şeyler istemeye ya da hatta yardımcı olma arzusuna saplanmadığında kelimelerden daha derin bir şeyler işlemeye başlar. ” – Toni Packer

Toni Packer'ın The Light of Discovery kitabından bir alıntı.
Çev.: Doğukan Sarıkaya

Phaselis, 2020 - (Nikon FM2, Nikkor 50mm, Fuji 200)


“Feelings and emotions do seem very solid when we're caught up in them, and we are all habituated to express or repress them, escape from them, or want to do something about the mental and physical distress they cause. Can I be unconditionally with you in the presence of sorrow, fear, or whatever? Can I be fully understanding of the deep desire to get rid of it all, without knowing what to do about it, without depending on a technique, just letting it all happen? Everything is right here to be discovered, seen, felt, and listened to openly, gently, as the splattering rain, the passing clouds, and the songs of birds.

The words that are spoken by one person may not be understood by the other this instant, but somethinng much deeper than words is functioning when the mind is not caught up in fearing or wanting anything, or even the desire to help.”

—Toni Packer

22 Haziran 2020 Pazartesi

"Sükûnet"

"Sükûnet güçtür, çünkü hassas olanı, savunmasız olanı incelenmekten, eleştiriden, reddedilmekten, sekteye uğratılmaktan ve sürgüne gönderilmekten uzak tutar. Sükûnetin koruyucusu muazzam bir denetime sahiptir. Mühürlü tuttuğu şey gizli kaldığı sürece asla zarar görmez. 

Sükûnet güçtür, evet, fakat sükûnet ne zaman koruyucusuna saldırıp onu esiri haline getirir? Konuşmak için doğal dürtüyü, şarkı söyleme itkisini ya da katkıda bulunma özlemini ne zaman engeller? Pek çokları konuşmak için açık bir daveti, bir iznin onlara lütfedilmesini ya da katkı sunmaya tatlı sözlerle ikna edilmeyi beklerler. Peki ya bu davet asla gelmezse? 

Sükûnet maksadımıza ulaşmamızı ya da başkaları ile bağlantı kurmamızı ne zaman engeller? Sükûnet, sağlıklı bir anlaşmazlığı, diyelim ki bir adaletsizliği göstermeyi ve değişimi başlatmayı, ne zaman engeller? Sükûnet, gerçekleşmeyi bekleyen bir devrime seslenmek yerine ne zaman suça ortak olur?"

Toko-pa Turner, “Aidiyet: Kendimizi Yuvada Hatırlamak” kitabından; belongingbook.com

Orijinal Post burada.

Çev.: Doğukan T. Sarıkaya


21 Haziran 2020 Pazar

Rüyalar - XX

(14 Nisan 2020 Salı - Eskişehir)

Sanırım Adana'dayım. Bir kadının yanına gitmişim. Daha önceki bir rüyamda da gördüğüm sarışın bir kadın bu. Adı Emine olabilir. Şehirde bir Go turnuvası varmış. Turnuvanın ilk günü işim olduğu için gidemiyorum. Akşamına eğlence olan yere gidebilmek için bir kaç kişiyi arıyorum, ulaşamıyorum. M.'yi arıyorum. O zaten Adana'ya hiç gelmemiş. Bu arada çay demleyeyim derken demliği kırıyorum. Ertesi gün bu Emine ile turnuvaya gitmişiz. Turnuvaya katılsak mı diye düşünürken, ben nasıl olsa 2 tur kaldı diye ciddiye almıyorum. Bir çocukla oynadığım maçı yarısında terk ediyorum, çünkü sıkılıyorum ve oynamak istemiyorum. Sonra H. geliyor. Kaç tur olacak diye soruyorum, "Toplam 7 tur olacak" diyor. Yani bugün 4 tur daha var. Pişman oluyorum ilk maçı bıraktığıma. H. "Ben izin aldım yarın da buradayım" diyor. Emine'ye soruyorum turnuvaya devam edip etmeyeceğini, o da edeceğim diyor. 


(15 Nisan 2020 Çarşamba - Eskişehir)

Bir uçak yolculuğu, sanırım Çin'e gidiyorum. M. de var. Ağabeyim ve annem de geleceklermiş. Uçağı kaçıracağım ya da iptal olacak uçuş, bir sorun var. Ama M. sayesinde ucu ucuna yetişiyoruz uçağa. Daha önce de buna benzer bir rüya gördüğümü anımsıyorum uyanır uyanmaz.


(16 Nisan 2020 Perşembe - Eskişehir)

İstanbul'dayım, Kadıköy'e gitmişim. R. ile karşılaşıyorum, bir binanın girişinde oturuyor. Boşanma kutlaması gibi bir şey varmış. "Aa ben bunu facebook'ta görmüştüm" diyorum ve bu etkinliğe ben de katılıyorum. Bir grup insan oturuyoruz bir masada. Sohbet ediyoruz R. ile. Küçük bir düğün salonu gibi burası, beyaz ışıklarla aydınlatılmış, beyaz plastik masa ve sandalyeler  var. Sonra oradan çıkıp gece bir evde kalıyorum. Ertesi gün C.'nin çalıştığı yere gidiyorum. Oraya giderken yolda A. G. ile konuşuyorum. "İş çıkışı beni bekleme, ben yetişirim sonra" gibi bir şeyler söylüyorum. Kadıköy'ün aşağısında bir yermiş geldiğim yer. C.'nin çalıştığı dükkan büyük sanat eserleri satan bir yer ama fotokopici gibi görünüyor. C. yorgun görünüyor. Biraz kilo almış. Beni görmüyor. Dükkana girmiyorum. Sonra burada bir zaman atlaması oluyor. Onu evine kadar izlemişim ya da izlemeyi düşünüyorum. Sonra başka bir yerdeyiz ve bana bir şeyler anlatıyor. İş vereninden bahsediyor, onun evine gitmişler, bununla alakalı bir şeyler anlatıyor. Bu hikayeden kesin tacizle alakalı  bir şeyler çıkacak diye düşünüyorum.


(17 Nisan 2020 Cuma - Eskişehir)

Bir çeşit depresyona girdim diye Ç. ağabeyin yanına gidiyorum, Muğla'da deniz kenarında bir muayenehane burası. Bana bir iğne yapıyor ve sakinleşiyorum.


(18 Nisan 2020 Cumartesi - Eskişehir)

Yatılı okul, yatakhane.  Yan ranzada N. var.  Etrafta tanıdık yüzler. E. yiyecek kahvaltılıklar getirmiş. Kamp zamanı. İlk gün çıkıp ortalıkta dolanıyorum, meğer benim içtimaya katılmama gerek yokmuş. Özgürce dolanıyorum, bir şeyler izliyorum. Kıyafetlerimi yıkamak için hazırlık yapıyorum.

...

Annem ve ağabeyim var. Önceki rüyanın devamı gibi ya da bir parçası. Bir okul bahçesindeyiz. Kristal şeklinde, altın renginde bir şeyler yağıyor gökten. Ağzıma alıp bunları kırabiliyorum. Yer bunlarla kaplanıyor. Kehribar gibiler. Okuldan kadın bir öğretmen çıkıyor. Bunları yiyebileceğimi söylüyor. Değişik bir olay yaşandığı için mutluyum. Annem ve ağabeyim de bu olay karşısında şaşkın ve heyecanlı görünüyorlar.





(19 Nisan 2020 Pazar - Eskişehir)

T. var. Ona bir oyun hazırlıyorum. Aramızda flörtöz bir hâl var. Ve bir tehlike var. Bir adam geliyor ve ondan saklanıyorum, bir yatağın altına giriyorum. Kalabalık bir insan grubu. Sonra T.'nin yanına gidiyorum. Sanırım başka bir adamla ilgili sorular var. T.'nin attığı fotoğraflardan bir klasör yapmışım. Ona gösteriyorum, epey yakın davranıyorum, dokunuyorum. Aramızda bir şeyler olduğunun/olacağının güveniyle durumun tadını çıkarıyorum.

...

Yer altından bir tünel kazıp "sevgilimle" buluşabileceğim yer kazayım diyorum, o da kabul ediyor. Kimdi o? Önceki rüyanın uzantısı olarak T. olabilir. Bunu hatırlayamıyorum.

Rüyalar - XIX

(7 Nisan 2020 Salı - Esk.)

Ö. var. Bir de Kartal araba. Sanırım onların evinden bir eşya almaya gidiyorum, o da bana yardım ediyor. Bir başka sahnede Kartal'ı kullanıyorum, yanımda bir kadın var. Bir radyo dinliyorduk ya da bir film izliyorduk. İngilizce konuşmam gerekiyor ama hem araba kullanıp hem İngilizce konuşamıyorum. Bunun epey zor olduğunu fark ediyorum.


(8 Nisan 2020 Çarşamba - Esk.) 

Sık tekrar eden rüya yine: C.'yi görüyorum. Bir erkek arkadaşı var. Tanışma ihtimalimiz vardı o kişiyle ve ben bundan hoşnutsuzdum.

Aynı gün ikinci rüya: Uzaydayım, bir oyun gibi. Ben oyunun içindeyim, bir sürü başka insan da var. Uzay araçlarımız var her birimizin, küçük podlar. Aşağı tarafta dev bir uzay gemisi var ve bir süre sonra kullanılmayacak hale gelecek. Birilerinden önce oraya ulaşmalı ve yer kapmalıyım, böylece gidebileceğim. Yüzlerce pod dev uzay gemisinin üzerine iniyoruz. Pod'dan çıkıp geminin içine girmeye çalışıyoruz. Fakat anlıyorum ki geç kaldım.


(12 Nisan 2020 Pazar - Esk.)  

Bir drone ile, daha sonra kurgulamak üzere bazı sahneler çekiyorum. Porsuk boyunda, çimenlerde, insanların arasında...

...

Gezegenin kenarındayım ve uzaya bakıyorum. Denizdeyim. B. ve E. de denizdeler. Sonra E. denizden çıkıyor, ben B. ile yüzmeye devam etmek istiyorum, "Kalacak mısın?" diye soruyorum. "Biraz daha kalabilirim," diyor. O sırada giyinmeye başlamıştı, bana cevap verirken yeniden soyunuyor. bir ara çırılçıplak kalıyor ve utanıp mayosunu giyiyor. Açıklara doğru yüzüyoruz. Orada, geriye doğru dönmekte olan K.'yi görüyorum. Fotoğraf makinemi ve eşyalarımı kontrol etmesini istiyorum. Sonra denizden geriye yüzen gürültücü genç bir grup geçiyor yanımızdan. Kaya parçalarının yanında bir yerdeyiz. Manzaramız uzay. Bir ara ışıklı askeri helikopterler geçiyor üzerimizden.


(13 Nisan 2020 Pazartesi - Esk.) 

İmgeler: Cumhurbaşkanı, suluboya, geçmişten bir şeyi anlatırken daha mutluydu, dökülmüş yapraklar topladık beraber, beni sevmişti, oldukça sevecen/babacan ama yorgun bir adam. Gece çarşıda yürüyüş yaptık, "Hiç konsere gidiyor musunuz?" diye sordum, "Bir sefer annemi götürebildim yakın zamanda." dedi.

...

Bir süper kahraman rüyası. Süper kahramanlar ölüyor, geriye sanırım sadece Harrison Ford kalmış, hepsini kurtaracak. Bir çeşit speederbike'a biniyor, kullanmayı bilmediği için uzaya doğru yükselip iniyor. İnerken havada uçan araçların yanından geçiyor. Bu araçlardan bazıları T-Rex kafasından yapılmışlar. Hayatta kalmayı başarmış bir kaç süper kahraman ile beraber Kapalıçarşı'ya ya da Kemerlatı'na benzeyen eski bir hanın tepesinde, çatısında bir buluşma oluyor. Örümcek Adam da var aralarında. Düşman yani villain da oraya geliyor, buluşma ifşa olmuş, bunu fark edince tüm ekip dağılıyor.

...

İzmir'in dışında kırsalda bir yerde atölye var. Arkadaşlarımın yaptığı bir atölye bu. Ç. ya da Ç. (hangisi bilmiyorum) birlikte kaldığımız salonun bir kenarında bir kadınla sevişiyor. Bu kadını tanımıyorum. Atölye ekibinin tamamı da burada Ç., Ç., B., C...

Daha önceki rüyalarımda da sık sık gördüğüm ilkokul arkadaşım D.'nin bir anahtarı bende kalmış, onunla buluşup İzmir merkeze gidip anahtarı ona verip döneceğim. Bu arada B. ile telefonda konuşuyorum. Sevgili olmaya dair yaşadığımız (ve ertelediğimiz) sürece mi dönsek artık diye fikir yürütüyoruz. Akşama buluşup yemeğe çıkalım diyorum. Sonra o da "Sekiz yıllık ilişkim yemek yüzünden bitti" diyor (C.'yi kastediyor). Ben de "Yemekleri tüküre tüküre yemiyorsan bir şey olmaz" diyorum. Bu konuşma boyunca bir kaç defa telefon konuşmamız kesiliyor. Hava oldukça kapalı, yağmur yağdı yağacak, hafif fırtına var. Saat 15.00'e geliyor. İzmir'e gitmek için bineceğim otobüsü arıyorum. Cebimdeki anahtarı kontrol ediyorum. Eski tip anahtarlardan, altın yaldızı rengi ve epey ağır. Otobüsümün sırasını bulup kuyruğa geçiyorum. Hemen önümde yaşlı bir amca var, 65 yaş üstü ücretsiz kartı varmış, onu kullanıyor.

Hem D.'yi hem de B.'yi göreceğim için heyecanlıyım. Hatta uyanmaya yakın bunu fark edip, uyanmak istemeyerek rüyayı uzatmaya çalıştım bir süre.



20 Haziran 2020 Cumartesi

"Bir Çan Kulesi Olsun Bu Karanlık"

Orpheus’a Sone’den
2. Bölüm XXIX

"Sessiz dostu nice uzakların, dur ve dinle
nasıl enginleştiğini mekanların soluğunla.
Bırak çalsınlar seni karanlık çan kulelerinde,
Ne varsa seni kemiren, tüm acımasızlığıyla,

güçlenir elbet, buysa bulduğu besin.
Sen yalnızca boyun eğ değişimin buyruğuna.
Nedir sana en acı vermiş deneyimin?
Su acıysa damağında, sen de dönüş şaraba.

Bunca doludizgin bir gecede,
sihirli bir güç ol duygularının çakıştığı yerde,
anlamını sende bulsun o tuhaf karşılaşma.

Ve unutulursan bu dünyadan olanlarca,
şöyle de sessiz toprağa: Akıp gidiyorum.
Seslen hızlı akan suya: Gelen, benim."

Rainer Maria Rilke
(Çev.: Turan Oflazoğlu)


Jean-Baptiste-Camille Corot - Orpheus Leading Eurydice from the Underworld, Kaynak

...

Bir takım notlar:
Almanca'dan İngilizce'ye iki ayrı çevirisini buldum.
Joanna Macy çevirisi ve Robert Temple çevirisiİkincisini daha çok beğendim.
Paylaşitığım Türkçe çevirisini Turan Oflazoğlu yapmış. Seçilmiş Şiirler ve Duino Ağıtları adlı kitaptan.
Neredeyse kendim çevirmeye kalkacaktım; açıkça densizlik olurdu bu. 

...

İnternette aramaya devam edince buldum, ikinci bir çeviri de Yüksel Özoğuz'dan, şu kitaptan geliyor:

"Suskun dostu sayısız uzakların, hisset,
soluğun nasıl da çoğaltıyor mekanı.
Çatı kirişlerinin karanlığında asılı
çanlar çalsın senin uğruna. Neyse seni

kemiren, güçlü olur bu doyumdan da.
Değişime bırak büsbütün kendini.
Nedir senin en acı veren deneyimin?
Şarap ol, içmenin tadı acı geliyorsa.

Aş tüm sınırları bu gecede;
sihirli güç ol düşüncelerinin yol ayrımında;
anlamı ol garip karşılaşmalarının.

Eğer seni bu yeryüzü unutursa,
de ki sessiz duran toprağa: Ben akıyorum.
Hızla akan suya da: Ben varım."

Rainer Maria Rilke
(Çev.: Yüksel Özoğuz)

8 Haziran 2020 Pazartesi

"Bilinci Değiştirmek"

"Geleneksel olarak, psikoterapi sadece bireyin kişisel geçmişine odaklanır, fakat geçtiğimiz on yıllar boyunca insan kültürünün bağlamını düşünme şeklimiz evrim geçirmekte. Bir insanın umutsuzluğu ya da tasası, yoksulluk, ırkçılık, ataerki ve kapitalizm gibi içerisinde yetiştirildiğimiz değerleri veya değerlerin eksikliğini göz önünde bulundurmadan düşünülemez. Diğer taraftan, Öz düzeyinde yaptığımız çalışma kolektif evrimimize katkıda bulunur.

İçimizdeki tiranları tahtından ederken insanın dünyadaki gücünün özgürleşmesine katkıda bulunuyoruz. İçsel kıtlıklarımızı takviye ederken, vizyonerlerine ve dışlanmışlarına değer veren ve onların ihtiyacını karşılayan bir kültürün yaratılmasına yardımcı oluyoruz. Ataerkinin içimizdeki etkisini ezdikçe, dünyada Eros'a yol açıyoruz. Bilinci içten dışa doğru değiştiriyoruz."


Toko-pa Turner, “Aidiyet” kitabından bir pasaj; belongingbook.com
Orijinal post şurada
Çeviri: Doğukan Sarıkaya

Görsel: James Firnhaber, jamesfirnhaber.com

6 Haziran 2020 Cumartesi

Altının Değerini Kendimiz Düşürebiliriz

Altının değerini kendimiz düşürebiliriz
önemsemeyip
düşmüş mü yükselmiş mi diye
pazar yerinde.
Nerede altın olsa
orada zincir de olur hani,
hele zinciriniz
altınsa
çok daha kötüdür
sizin için.

Kuş tüyleri, deniz kabukları
ve denizle şekillenen taşlar
nadir bulunur her biri.

Devrimimiz bu olabilir:
bolluk içinde olanı
kıt olan kadar
sevebilmek.

Alice Walker, görsel kaynak
Şiirin İngilizcesi şurada,
Alice Walker hakkında öğrenmek için Vikipedi Türkçe ve daha detaylı İngilizce
Çeviri: Doğukan Sarıkaya

"Şükran"

“Şükran yaşamın bütünlüğünü açar. Elimizdekini yeterliye ve daha fazlasına dönüştürür. İnkârı kabule dönüştürür, kargaşayı düzene, kafa karışıklığını berraklığa dönüştürür. Bir kap yemeği ziyafete dönüştürür, bir evi yuvaya, bir yabancıyı bir dosta dönüştürür. Şükran geçmişimize anlam verir, bugüne huzur getirir ve yarın için bir tasavvur yaratır.” – Melodie Beattie



4 Haziran 2020 Perşembe

Rüyalar - XVIII

(1 Nisan 2020 Çarşamba - Esk., bir akşam uykusu)

Y. ile ben, tuvalet olmadığı için bir asansörün tabanını bir şekilde çıkarıp orayı tuvalet olarak kullanıyormuşuz. Bir gün çok sıkışıyorum ve asansöre giriyorum. Köşede, benden önce onun gelip yaptığı çişini görüyorum. Sonra ben de işiyorum, bu sırada dışarıdan bir kadının geldiğini duyuyorum ve ona görünmemek için asansörle yeniden yukarı katlara çıkıp merdivenlerden iniyorum.

(Aynı gün ikinci rüya)

Bana E. gibi hissettiren, fakat o değil, belki tanımadığım birisi bu, şehre gelmiş, bir J. buluşması varmış. Beni de çağırıyorlar. Gidip gitmemek konusunda epey isteksizim ya da muğlak hissediyorum. Sonuç olarak gitmiyorum. Ama oradaki sohbeti ve eğlenceyi rüyamda izleyebiliyorum. Bu temsili kadın da benimle ilgileniyor, güya İstanbul'da yaşıyormuş, beni oraya çağırıyor.

(Üsttekinin devamı gibi görünen bir fragman)

Ağabeyimle bir evde yaşıyoruz. Bir de kedimiz var, Yoda gibi. Eski bir apartmanın üst katlarında, temiz, düzenli ve geniş bir ev bu. Ağabeyim yok, ben bir sebepten eve geliyorum. Bir eşya alacağım sanırım. Kediyle biraz vakit geçiriyorum.

(Bir başka fragman)

Hiçbir şeyim olmamasına rağmen korona virüs testim pozitif çıkıyor, karantinaya alınacağım.


(3 Nisan 2020 Cuma - Esk.)

3 tane kadın var, İsa'yı temsilen de Jude Law. Bir tatil yerinde gibiyiz. Bir kasabanın ucu. kadınlardan birisini beğeniyorum, diğer ikisi ise şişman. İsa onları mutlu etmek için hepsiyle ilişkiye girecek.

...

Yine Eskişehir'deyim, yatılı bir okul. Bir sürü hadise oluyor. Fakat ben ne yapıyorum, ne yapacağım diye dertleniyorum. İç sıkıntısı.

Jude Law'ın İsa'yı oynadığı The New Pope dizisinin fragmanı



(4 Nisan 2020 Cumartesi - Esk.)

N. beni arıyor ve benimle ilgileniyor. Flörtöz bir ilgi bu. Sonra sordum; "Şu çocuk ne oldu?" O mevzu bitmiş. Şimdi bana bir şans tanıdığını düşünüyorum.


(5 Nisan 2020 Pazar - Esk.)

Kırsalda bir etkinliğe gitmişim, daha önceki grupla karşılaşıyorum. Önce T.A.'yı görüyorum sonra da B.'yi. İkisi de benimle selamlaşıyor, ben yine de çekiniyorum. Sonra B.'nin sevgilisini görüyorum. Adamı tipsiz ve itici buluyorum. Fakat herhangi bir duygu hissetmiyorum.