- Bir AVM, iş arayışı... A.
- Bir deniz kenarındayım, bisiklete biniyorum.
- S., bir demir teli bir vidaya sararak nasıl minik bir ısıtıcı (ve ışık kaynağı) yapabileceğimi gösteriyor.
- Yaşlıca bir çifte, kitap satın alırlarken çizgi romanlarla ilgili merak ettikleri bir soruya cevap vererek onların konuştuğu konuya salça oluyorum. Kitaplarla ilgili konuşuyoruz. Filanca filmi izlemiş miyim? Stephen Jenkinson* adında bir kitaptan uyarlanmış (Stephen King gibi birisi mi yazmış? Çünkü korku hikâyesi). Hayır izlemedim. Korku izlemem diyorum. İzleyecektim bir keresinde ama korku diye vazgeçtim. Kadın burun kıvırıyor. İzleme bence overrated diyor. Adam ise filmi sevmiş, tavsiye eden o.
- Kitaptaki hikâyenin bir kısmını asıl kahraman olarak izliyorum. Bir nehirden uçarak (Sanırım bunu yapan bir alete sahibim) ağaçlara takılmadan ilerliyorum bir süre. Bu nehirde bir ölüm var, kitabın korkutucu unsuru da bu sanırım. Ben korkmuyorum. Sadece ağaçlara takılmadan uçmaya çalışıyorum.
*Bilinçdışımdaki Jenkinson ve King bağlantısı muazzam. Birisi ölüm ve yas çalışan ve benim de hakkında okumalar yaptığım bir yazar, diğerini ise hiç okumamama rağmen tek kelimeyle tanımlayabiliriz: korku. Bir rüyada ölümden hiç bahsetmeden ona değinmek isterseniz eğer, böyle bir yol izleyebilirsiniz.
(04 Mayıs 2020 Pazartesi - Eskişehir)
Şehirden (ve bir çeşit karantinadan) gitmek istiyorum. Sadece 100 Liram varmış. Güneye tatile gitmek istiyorum bir kadınla, ama kiminle? Gelebilecek kadınlar arasında bir eleme yapıyorum. Sonra arkadaşlarıma soruyorum, kimse gelmiyor. Birisi kabul edecek gibi (Ş. galiba), sonra olmuyor. Y.'ye sorayım diyorum. Derken sonra ne yapacağım, param yok.
...
Bir ara evden çıkıyorum çöp dökmeye, yanında birisiyle G.'yi görüyorum, caddeden geçiyor ve beni görmüyor.
...
Tatile gitmek istediğim yer de güney, daha önce eski rüyalarımda da gördüğüm bir yer sanki. Kamp yapmaya uygun, antik kentli, denizi olan, pek kimsenin olmadığı bir yerler.
(05 Mayıs 2020 Salı - Eskişehir)
H. O.'dan mezun olduktan sonra bir zaman. Piyade gelmiş. Bununla ilgili bir işlem yapılıyor, halbuki ben 1,5 sene gitmemişim. Arkadaşlarıma, 'Bakın şimdi olay çıkarıcam, izleyin' deyip subayın yanına gidiyorum. Anlatıyorum durumu, hakikaten 1,5 yılım yok. Salmaları gerekiyor beni, subay falan olmayacağım.
Orada olduğum için oldukça gerginim ve öyle de uyandım. Tıpkı okula okuduğum zamanlar gibi...
...
Bir önceki rüyada da çatışma var. Doğuda görevdeymişim. Tanıdıklarım var. Teröristler bir yeri basmışlar. Tiyatrocular ya da sporcular. Olayın nasıl olduğunu izliyorum. Yine gerginlik.
(06 Mayıs 2020 Çarşamba - Eskişehir)
Antalya'ya gidiyorum. Birine bir kargo teslim etmeye, yo hayır, ondan bir şey teslim almaya, önce (burada aldığım notu okuyamıyorum) sonra dönmem gerek. Haritadan bakıyor nasıl döneceğime. Taksiye biniyorum. 15 TL'm var diyorum. Beni bırakıyor bir yere yolda, adacıklardan geçiyorum. Dar bir sokaktan geçerken sanal bir oyun açıyor. Duvarlarda araba lastiklerinin, kamyon lastiklerinin sesi, araba yarışı müziği, bir sürü renkli astraksiyon, bu oyunu oynamak yasak diyor. Polis ceza yazıyor. Sen, diyorum, teknoloji işi filan yap. Youtube'da kanal aç. Bir projemiz var, tüm beton dökme makinelerini tek bir haritada gösterecek çalışırken. Vay, diyorum, ne kadar yaratıcı.
Otogara ulaşıyorum, muavin maskeniz yok hasta gibisiniz deyip, isterseniz şuraya oturun gibi bir şeyler söylüyor. Bu yaptığınız terbiyesizlik diye başlayıp nutuk çekiyorum. Yolculara konuşma yapıp oturacak bir yer buluyorum.
Sonra, belki başka bir rüya bu. Alman bir ailenin evindeyim. Çocukları da var. Bana bir hikâye anlatıyor; 3 adımlı, masallar gibi. İçinde kıymetli dersler var. Şu an unuttum.Yanımda da biri var.
Yine bir arabaya/otobüse yetişmem gerek. Bir kartpostal gibi bir şey veriyor. İyi hislerle evden ayrılıyoruz.
Bir çeşit yarışma vardı. Bilgisayardan, zoom gibi bir arayüz ile bir çok kişi bağlanmış, bir soru soruluyor ve ilk cevap veren kişi kazanıyor. Cevaplayanlardan birisi de E. idi sanırım. Bir sorunun cevabını Google'da yazarak arıyordum fakat bulduğum doğru değilmiş.
(08 Mayıs 2020 Cuma - Eskişehir)
A. Hocamın evine gelmişim, sanırım orada yaşamaya başlayacağım. Bana bir iş mi ayarlıyor, öyle bir şey. Belki de üniversitede bu iş. Evde birisi var. İlkokul arkadaşım Y. Onunla televizyon izliyoruz. Aramızda romantik bir durum var gibi. Yakınlaşıyoruz.
...
Bir psikiyatri merkezi ya da akıl hastanesi gibi bir yer, orada çalışıyorum ya da staj yapıyorum. Kaldığım ev, pansiyon ya da lojman gibi bir şey, yakınlarda. Hastanede bir kız var, orada yatıyor. Yanıma geliyor, salıncak gibi bir şeyde sallanıyorum. Bir eliyle penisimi okşamaya başlıyor. Sevişmek istiyorum. Onun dışarıya çıkıp çıkamadığını merak ediyorum. Nasıl bir ortam yaratabiliriz bunun için? Soruyorum. Haftada bir kaç saat çıkıp arkadaşlarında kalabildiğini söylüyor. Neyi ima ettiğimi de anlıyor. Sonra dışarı çıkıyorum. Toprağı eşelerken fark ediyorum ki aslında bu kız beni kullanıyor. Zaaflarımdan faydalanıp kendine bir kaçış planlıyor. Bunu fark ettiğimde yanımda N. var ve ona anlatıyorum.
...
Aynı yer, o öndeki toprak alanda, iki çocuk var. Onlarla bilye oynuyorum. Kendi bilyelerimi az önce eşelediğim toprakta bulmuştum, sahiplendim ve şimdi çocuklarla oynarken bu bilyeleri kullanıyorum. Çocuklardan birisinin adı Süleyman, diğerinin adı ise Öpsün imiş. İki defa oynuyoruz. Birinci oyunda en baştaki bilyeyi vurup tüm bilyeleri alıyorum, kolay oluyor. İkinci oyunda da biraz alıyorum, fakat her şeyi değil. Oynamaya devam edeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder