2 Mart 2020 Pazartesi

Rüyalar - X

Eski notlarımdan derlediğim üç rüya:

(12 Şubat 2019)

Bir çeşit simülasyon gibi bir şey. Bir ülkenin ordusuna sızmaya çalışan iki asker ya da ajanız.. Ortağım hayatımdan tanıdığım birisi değil. Bu ülkenin kendi askerlerini eğitirken kullandıkları teknikleri öğrenmeye çalışıyoruz. Sanki muhabir gibi girmişiz içeriye. Askerlere sorular soruyoruz. Çok ilginç teknikler kullanarak askerlerin beyinlerini yıkayabildiklerini öğreniyoruz. Garip testler var. Herkesin doldurması gereken ajandaları var. Ve bu ajandalar da bir odada sergileniyorlar. İki askerle konuşup detaylı bilgi alıyorum. Bana çok samimi davranıyorlar. Zamanımız dolup oradan ayrılırken hepsine samimi şekilde veda ediyorum. Fakat askerlerin başında bir kişi var. Rütbeli biri. Sanki gizli görevimizin farkında. Ortağımla beni başka bir odada buluyor ve filmlerdeki kötü adam konuşmaları gibi (kötü senaryolardaki gereksiz nutuklar vardır ya, o şekilde) bir konuşmaya başlıyor. Rüyamın atmosferi bir zamanlar oynadığım bir bilgisayar oyununu hatırlatıyor, tıpkı Max Payne gibi...


(03 Mart 2019)

Bir gemiyle bir kıyı kasabasına geliyoruz. Bir salgın var. Ve bu insanları zombiye (ya da ona çok benzeyen başka bir şeye) dönüştürüyor. Uzun bir kaçış sahnesi başlıyor. Defalarca yakalanıyorum ama bir şekilde onları benim de aslında bir çeşit zombi olduğuma inandırıyorum ve kurtuluyorum. Onlarla çalışıyorum. Aslında biraz arada kalmışım gibi. En son bir kaçış planı yapıyorum. Önce gizlenerek ve görece rahat başlayan kaçışım sonrasında ifşa oluyor, kitleler halinde beni kovalamaya başlıyorlar. Sonunda yine yakalanıyorum. Bu sefer foyam ortaya çıkmış, zombi olmadığımı biliyorlar ve onları kandıramıyorum. Beni yemeye başlıyorlar. Bu sırada içlerinde siyahi bir kadın, "bir şey olmayacak, hepimiz yıldızız" diyor. 
...
(Bu rüyadan hemen önce yine eski sevgili C.'yi gördüğüm bir rüya görmüştüm, fakat hatırlayamadığım için not almamışım...)


(11 Temmuz 2019 bir öğleden sonra uykusu, İzmir)


Sanırım Uşak'tayım. Babamla beraber eski ve tüplü bir araba kullanıyoruz. Arabanın gazı bitiyor ve doldurmak için şehir merkezinde yer arıyorum. Araba eski tip olduğu için uygun yer yok. Ana caddede bir fotoğraf stüdyosunun yanında küçük bir tüpçü var. Amerikan filmlerindeki gibi, dükkanın önünde bir benzin dolum yeri ve o tabanca gibi aletten var. Ve ücretsiz gibi görünüyor. Gece olduğu için dükkanda ve etrafta kimse yok. Ben de gidip gazı dolduruyorum. Doldururken, arabanın deposu en fazla ne kadar alacak bilmiyorum ve acaba gereğinden fazla doldurursam diye kaygılanıp biraz tereddüt ediyorum. Ne kadar basacağımı bilmiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder