(20 Haziran 2020 Cumartesi - Eskişehir)
Y.'lerin evi. Hasta bir çocuk var. Onun çocuğuymuş ya da belki onun bir misafiri. (Daha önce B.'nin bana getirdiği yemişli) bir bitki ile çocuğa çay yapacaktı, fakat ben "yemişleri koparıp bunları yedireyim, asıl şifa burada" diyorum. Razı oluyor. Çocuk uyuyor. Ben yemişleri topluyorum. Bitkinin kalanından da bir şeyler yapılacak. Bir ara mutfağa gidiyorum, her şey taştan yapılmış, eski bir köy evi gibi. Mutfak lavabosu ve tezgahı dikkatimi çekiyor. Hafif eğimli tek bir taş bu, su diğer tarafa eğimle akarak lavaboya ulaşıyor.
(21 Haziran 2020 Pazar - Eskişehir)
Bir su parkındayız. C. ile gitmişim. Bir çeşit macera parkı gibi, ben tüm aşamaları aşıp bitirmek istiyorum. Gaza gelip heyecanlanıyorum. Bir çok aşamayı hallediyoruz, fakat birisinde takılı kalıyoruz, burayı kimse geçemiyor. Suda bir anafor yaratılıyor ve kalas üstünde ayakta durup oradan geçmen gerekli. Bu kısmı kimse geçemediği için uzun bir kuyruk oluşmuş. Ben sıradayım, C. arkalarda bir yerde. Neden kimsenin geçemediğini anlamaya çalışıyorum. Geçeceğim diye baya hırs yapmışım. Bir süre sonra, bir başkası ile beraber, ısrarla bir görevli buluyoruz. "Alet bozuk, tam randımanlı çalışmıyor" diye açıklama yapıyor bize. Sonra bir düğmeye basıyor ve anafor iyice artıyor. "İşte," diyor, "çalıştı." Ben tekrar girip denemek istiyorum ama C. istemiyor. Artık gitmek istiyor. Onun yanına dönüyorum. Başıma bir şey geldi diye endişelenmiş ve artan kalabalıktan da korkmuş. O çıkmak istiyor ama benim aklım parkta kalıyor. Yine de onunla çıkıyorum, "daha sonra yeniden gelirim" diye düşünüyorum.
(23 Haziran 2020 Salı - Eskişehir)
Her yeri su basıyor, şiddetli bir yağmur var. Uşak'ta, çocukluğumda yaşadığımız beşinci kattaki evde gibiyiz. Annem dışarıdaymış. Balkon kopuyor ve balkon kapısı boşluğa açılıyor. Fırtına, bitmeyen yağmur, dev dalgalar... evde mahsur kalacağız. Annem eve geliyor fakat ağabeyim nerede? Yeterli yemek stoğu var mı diye düşünüyorum. Daha önceki rüyalarda gördüğüm korkutucu su (deniz, göl, nehir, fırtına vs.) teması yine tekrarlanıyor. Duygusu da aynı.
...
Önceki rüyaya dahil olup olmadığını hatırlamadığım bir sekans. Bir yerlerde babamı görüyorum. O sahilin yakınında ağabeyim beni götürüyor, babamın orada olduğunu bil..(notlar okunmuyor). Yanında genç bir kadın var, sevgilisi sanırım. Babama patlıyorum ve trip atıp uzaklaşıyorum.
...
Bir başka rüya: E.Ç. var. Bir evimiz varmış ve beraber yaşıyormuşuz evli gibi. Bir de misafirler gelip gidiyor. E. yataktan çıkmıyor, hasta.
(24 Haziran 2020 Çarşamba - Eskişehir)
İyi ve kötü Tanrıların karşılaşması. Daha önce de olmuş. Bir şekilde denge hâli hep sürmüş. Kötü olanlar iyi Tanrıların mahallesini basıyor. Kaç Tanrı gelmişse denk bir şekilde karşılık vermek gerek. En ufak bir üstünlükle denge bozulabilir. Belli ki bunlar benim zihnimin Tanrıları. Ben izliyorum. Daha küçük olan Tanrılar birbirlerine saldırıp duruyorlar ve hep güçlerini boşaltıp kendileri güçsüzleşip kenara çekiliyorlar. Böylece yeniden güç toplayabiliyorlar. Her iki grubun başında da bir Baba Tanrı var. Diğerleri onun oğulları ve kızları. Tanrılar Tanrı formunda değilken bir çeşit insan ya da cüce gibiler. Mahallede yaşıyorlar. Mesela iyi Tanrı babanın bir bakkalı var... Kötü Tanrı bu sefer yeni bir oyunla gelmiş. Tüm saldırılar yapıldıktan sonra kozunu sürüyor. İyi Tanrının kızını ele geçirmiş ve güçsüz formunda onu elinin altında tutuyor. İyi olan Tanrı öfke ve gücüyle saldırsa da onu alamıyor, denklik bir kere bozulmuş artık. Gücünü yitiriyor. Şimdi insan gücünde. Yenilgiyi kabullenmiş, kötü Tanrının yanına gidiyor. Yalvarıyor ve ağlıyor. Kendi varlığını riske atıyor. Ama bunu yaparken hâlâ farkında olduğu bir şey var gibi. Sanki bir planı var. Ya da belki de kötü Tanrıyı tanıdığı içindir. Ondaki merhameti uyandırmaya çalışıyor. Her şeyi yıkabilecekken kötü olan merhamet ediyor ya da edecek gibi. Saldırıyı kesiyor. Bu esnada rüya farkındalığı geldi ve uyandım.
(25 Haziran 2020 Perşembe - Eskişehir)
Birinci rüya: Yatılı okuldayım. N. başka bir binada. Ama onun bizim binaya gelmesi için izin istiyorum. Güya en iyi arkadşaım o ve bu açıklamayı müdür(?) kabul ediyordu sanki.
...
İkinci rüya: E.S., D.D. Yatılı okul gibi bir yer.
Okul lise gibi. Yatılı. Güya E.S. ile sevgiliyiz. Daha yeni olmuşuz ama çok da bunu istiyor değilim. Sırf onunla sevgili oldum diye -sanırım- o yokken D.D. bana yanaşıyor. Flörtöz bir tavırla "Artık sevgili olma ihtimalimiz kalmadı mı?" diye soruyor bana. Ben de bunu istiyorum ama artık başkası ile beraberim. Ne yapacağım, bundan nasıl sıyrılacağım diye düşünüyorum. Bu arada D. ile sarmaş dolaş olmuşuz ve o sırada E. geliyor, dışarıda camdan bizi görüyor. Onun adına üzülüyorum.
...
Uyanıp tekrar uyuyunca, üçüncü rüya: Bir bilgisayar oyunu gibi yine. Herkesin bir avatarı var. Bu avatarlar, eğer tam ortada duran satranç tahtası gibi yerlede dururlarsa devleşiyorlar. Fakat o karenin boş olması lazım. Bir de ortada devlerden oluşan bir klan var ve pek göz açtırmıyorlar. Ben kendi avatarımla bir iki deneme yapıyorum. Nafile. Sonunda boş bir slot buluyorum ve devleşiyorum. Ona buna saldırıyorum. İçlerinden bir tanesi de beni gözüne kestiriyor, ondan kaçıyorum. Uzaklara ateş edebildiğim sniper tarzı bir silahım var. Dev avatarlar çeşit çeşit; yaratıklar, transformers gibi robotlar vs...