16 Mayıs 2020 Cumartesi

"Dünkü Fırtına Çoktan Dinmiş"

İnsan şükürlerini de yazabilmeli, özgürce. Kutlamalarını kutlamalı, şükürlerine şükretmeli. Yazma (ve üretme, ve yaratma) itkisi sadece ve sadece olumsuz tınlayan enerjilerin bir neticesi değildir, öyle olmamalı. Ol(gunlaş)mak hangi enerjilerle neyi nasıl ürettiğimize ilişkin olarak da ele alınabilir. Alınabilmeli. Ben alıyorum. Artık.

Çünkü bu gece, çok şükür.

Kanlıkavak'ta uzunca bir yürüyüş sonrası dört günlük karantina için eve girdim. Bir iki youtube videosu seyrettim. Biraz çeviri yaptım. Kedileri sevdim; Yoda'yı kucakladım, Bihter'le konuştum. Gece yaz serinliği. Şortla oturuyorum. Gün otuz beş dereceydi; erken bir yaz günü bu. Bizi bekleyen kavurucu sıcakların yarattığı kaygıyı arka plana aldım, şu an kaygılanma zamanı değil. Dingin. Bu yazın ilk kayısısını yedim az önce. Lezzetli. Buse'nin trenli, vagonlu, gürültülü, kapılı ve heyecanlı rüyasını okudum. Film gibi. Bir şeyler oturmuştu hani, şimdi silkelenip yerleştiler iyice. Şimdi su daha berrak. Arzu demişti kadın ve adam da biliyordu bunu. Şimdi idrak zamanı. Sevgi. Porsuk gibi, huzurlu bir akış bu. Akıyor, beklentisiz. Bir nehir duramaz; nehirler durmaz. Nehirler akmak zorundadır. Nehir olmanın gereğidir akmak. Her şey -geçici de olsa- biraz daha yerleşti şimdi. Bunlar da geçecek, ona ne şüphe. Bir şarkı geliverdi aklıma. Belki de on yıldır dinlememiştim. 16 yaşımdan bugünüme selam verdim. Yaşamak ne tuhaf; her geçen yıl zamanda yolculuk yapabilmek daha da kolay. 32 halka oldum. 32 ne güzel sayı. Şarkıyı hazine bulmuş gibi dinledim. Sonra yeniden. Sonra yeniden... Tanıdığım ve özlediğim o duygu içimde belirip çiçeklenene kadar dinledim: Dingin

(Kahraman, sonsuz yolculuğundayken, bazen en kritik aşamasına gelince, yüzleşme esnasında ya da yüzleşmeye varmadan önce her bir canavarı alt edip engelleri aşarken ya da bazen en umutsuz olduğu o anda, dönüş yolunu bulamadığında, geçmişinden bir şeyi çıkarıverir heybesinden, cebinden, ötealemden. Bir bilgeden almıştır, bir seyyahtan, bir arkadaştan, bir ruhtan, bir Kaplumbağa'dan, bir sevgiliden, bir cadıdan ya da bir sıryutandan; bu bir tılsım, bir tohum, bir saç teli, bir sikke, bir ukulele, büyülü bir... şey. Geçmişinden bugüne uzanan kurtarıcı bir el. Yolculuğun aslında bir yazgı olduğunu ve bunu daha en başından tüm kainatın bildiğini muştulayan bir kanıt, umut tükendiğinde ya da çözüm bulunmadığında ortaya çıkar ve kahramana gücünü hatırlatır: Kim olduğunu, nereden geldiğini ve nereye gitmekte olduğunu.)

Şarkıyı yeniden dinledim. Yeniden. Yeniden...

Bir kabul hâli geliverdi. Kabul ediyorum. Olanı ve biteni, olmayanı ve bitmeyeni; hepsini kabul ediyorum. Kabul ediyorum. Elimden bir şey gelmediği için değil, hayır. Elimden gelenin en iyisi bu olduğu için. Kendimle gurur duyuyorum.

Sanırım iyi ölmek dedikleri böyle bir şey.

...

Şimdi su çok berrak ve ben şükrediyorum. İyi ki... Çok şükür

Hayatımda hiç bu kadar dua etmemiştim. İki yılda üç asır dua ettim. Şimdi üç asır şükredeceğim.

Suya uzanıyorum. Avuçlarımı usulca suya daldırıyorum, hiç dalga oluşmuyor. Berraklığından tek bir şey kaybetmiyor. Bir avuç suyu yüzüme çarpıyorum. Serin. Bir avuç suyu içiyorum. Taze. 

Sanırım ben bir Ağaç'a dönüşüyorum. 

Kökler.

Köklerimi öyle derinlere gönderdim ki, ne kadar heybetli olacağımı bilerek kıkırdıyorum şimdi. 16 yaşımdan bugünüme selam yollamışım. Şimdi 48'e, şimdi 54'e, şimdi 60'a uzanıyorum. Çok şükür. İyi ki yaşıyorsun. İyi ki sensin. İyi ki sevdin. İyi ki sevdin. İyi ki sevdin. İyi ki...

Unutmamak için yazıyorum. Unutmamak için. 



Apollonia yolundaki bir Meşe, 2015
Nikon FM2, Fuji 200

2 yorum: