29 Nisan 2020 Çarşamba

Özlem'in Tonları (ya da "A Tribute to the Women I Loved")

1.
Artık oturmuş, kabul edilmiş bir Özlem. Ilık bir renk. Sıcak renkler; sarılar, turuncular ve kırmızılar. Ama en çok turuncular. Ecnebilerin cozy dediğine yakın. Müziği şu albümün tamamı. Sobalı bir ev, ateşin çıtırtıları, sarman bir kedi ve tüm hareketleriyle cool, sanatçı bir kadın; bir arketip olarak Boğa kadını. Seksapelitesi güzelliğinden değil, özgüveninden geliyor. Kaliteli bir şarap. Bu Özlem öyle yerleşmiş, öyle dibe çökmüş ki, artık bu duygu bir müziğe sinebilmiş, bir kapsüle hapsedilmiş ya da bir müzeye kaldırılmış. Geçmişe yönelik bir özlem bu. Arada açıp bakıyor, ilhamlanıyor ve tekrar ziyaret edene dek yerine bırakıyorum.
(B)



2.
Şu ise taze bir Özlem. Geçmişte değil; gelmekte olana duyulan bir Özlem. Heyecanlı. Gün doğumu. Rengi başak ya da altın sarısı. Eylül ayı. Serin. Sabahları güneş ışığının zeytin ağaçlarından sızması gibi. Akşama yakacağınız soba için odun kırmak gibi. Yazdığınız bir mesaja cevap beklerken alık alık ve âşkla telefonun ekranına bakmak gibi. Çok sıcak bir günde eve doğru yürürken -ama henüz varmamışken eve- bir koca bardak soğuk suyu içeceğinizi ve suyun boğazınızdan akarken vereceği serinliği hayal etmek gibi. Bir aksilik olmazsa gerçekleşecek, öngörülebilen bir gelecek. Bir arketip olarak Âşıklar (Lovers). Geleceğe yönelik bir Özlem bu.
(B)



3.
Şu Özlem ise bir dua. Bu da geleceğe yönelik bir Özlem. Fakat aynı zamanda gerçekleşmeyecek bir Özlem bu. Dolayısıyla bu gelecek, belirsiz bir gelecek; muğlak bir gelecek; sade belirsizlik, hatta belki de zamansızlık.  Zamandan zamansızlığa uzanan bir yolculuk. Bir kara deliğe ilerlemek gibi. Olay ufkuna kadar umutlu bir dua.  Küçücük bir koyda Dolunay'ın doğumunu izlemek. Ayaklarınızı -ama sadece ayaklarınızı- denize sokup, gecenin çökmesini beklemek. Mucizelere uzanan heyecanlı bir araba yolculuğu. Rengi koyu yeşil. Tekillik. Sonuçsuzluk. Kaçınılmazlık. Dante'nin Araf'ı. Bir arketip olarak Antik bir kent bu; bir Karya kenti. Sonu yazılmamış -ve yazılmayacak- bir kaplumbağa masalı.
(B)



4.
Şu Özlem ise şimdiki zamanın Özlem'i. Hâlâ kapanmamış bir yaranın sesi. Kapanacağını bilmenize rağmen, yoğun acısının sizi şu ana kilitlediği bir Özlem. Acı şu anda yaşanıyor ama titreşimleri öyle yoğun ki, sizi bir geleceğe bir geçmişe savuruyor. Tıpkı yeni nesil eski bir kitapçı gibi. Dualistik doğasıyla bir İkizler kadını. Vahşi. Hiç anlamasanız bile avangart Fransız filmlerini seyretmek gibi. Sözcüklerin ötesinde ya da berisinde bir yer. Dilsiz ve sessiz. Bilmediğinden değil, bilgeliğinden. Arketipi bir Cadı. Ama seksi bir cadı. Tekinsiz. Bir Ursula. Pembeden başlayıp tüm kırmızı tonlarını içine alan, bordoya, lilaya ve mora, oradan kahverengiye uzanan, her birine tek tek, ton ton isim veren detaylı bir renk skalası. Hem sürekli hem kesikli. Mistik bir bataklık. Asla bıkmayacağınız bir cinsellik. Bir an için erişip sonra yitirdiğiniz bir tılsım. Anlamsız. Amansız. Amasız. Kuma saplanmak gibi (Ve sonra biraz yardımla oradan çıkabilmek gibi). Dante'nin Cehennemi bu. Sıcak İzmir baharında sebepsiz yere vapura binmek gibi. Yoğun aşk acısına batırılmış Özlem. Gül parmaklı şafak tanrıçası Eos. Başka bir tona evrilmeden önce Özlem'in ham hâli.
(C)



5.
Güvene duyulan Özlem bu. Rengi maviden yeşile, tüm turkuaz tonları. Kendinden biriyle karşılaşmak. Uyum. Alttan almak. Alçakgönüllülük. Aşkın sevgi hâli ve Özlem'in güven hâli. Zamanı, geniş zaman. Bir fotoğraf ya da bir tatla geçmişe; bir telefonla şimdiki ve gelecek zamana gidebildiğiniz, kapanmamış, ucu açık, özgür bir Özlem. Özgür, çünkü uysal. Kapanmamış, çünkü barışçıl. Ucu açık, çünkü dostane. Tabiatın sevecen bir uzantısı gibi, emek verilmiş bir Hobbit köyü. Naif. Dante'nin Cennet'i. Aynı dili konuşmanın, hatta aynı dili geliştirmenin bir yöntemi. Arketip olarak Tabiat Ana. Çeşit çeşit hallere bürünüp yine de aynı yere, aynı hâle dönebilmek gibi.  Kusurları sevmek; evlilik ya da teslimiyet gibi. Bir masalın sonu gibi; "...ve sonsuza dek mutlu yaşamışlar."
(S)



6.
Özlem'in çok küçük bir skalasını kapsayan bir tonu bu. Net. Soluk çivit mavisi. Soğuk; renk olarak soğuk, hava soğuk. Eskişehir'e kış gelirken, hava karardığında yanmaya başlayan sobalarla havanın ağırlaşan ve İç Anadolu'ya has kömürlü kokularını hissetmek. Olmayana özlem. Es geçilene özlem. Zamanda açılmış bir delik; kader denen şeye bir küçük isyan. Tek bir ân'ı işaret eden zaman. Bilmemenin getirdiği naiflikle cehalet arası bir yer. Dirsekleri yamalı kazaklar gibi. Sevişmeden uyumaya çalışmanın yarattığı huzursuzluk gibi. Bu Özlem'in iç sesi "öyle değil de şöyle olsaydı" diyor. Bir çellonun yumuşak ama ağdalı sesi. Bach. Kar yağmasına sadece haftalar var. Nefesini verince kocaman dumanlar çıkıyor soğukta. Arketipi Yaralı Kadın.
(A)



7.
Yağmur yağıyor. Karaköy'den karşıya geçmek için vapur bekliyorum. Bu Özlem'in rengi koyu lacivert, neredeyse siyah. İstiklal'de kar yağarken tarihi tramvay geçiyor, kartpostal gibi. Kış bitmiş, bahar geliyor. Ama hüzün. Sanki hazan. Hiç de kendime uymayan bir yaşamın keşfi; İstanbul. Çukurcuma. Cihangir. Sesinde müzik olan bir kadın. Bir kuş sesi gibi. Bir ayrılığı ilk kez olgunlukla karşılıyorum. Kardan buz tutmuş sokaklarda kaymaya çıkıyoruz. Yas tutmak için üç gün veriyorum kendime; o kadar. Büyük şehir; büyütüyor. İstanbul'a rağmen, o karmaşaya rağmen; ben dinginim. Kadının sesinde müzik var. Duygular tertemiz. Berrak bir yas. Tertemiz hüzün. Yağmur yağarken ağlıyorum, vapurda kimseye görünmeden ağlamak için dip köşeye geçiyorum (Öleceğini bilen kediler gibiyim). Arketipi Kar Küresi. Ve kadının sesinde müzik var.
(B)



8.
Bu Özlem, hayatınızı kurtaran bir tılsım. Bir Hızır. Sadece doğru zamanda doğru yerde olan bir kadın bu. Daha tamamlayamadan tekrar paramparça olmuş bir yapboz. Ve bu şarkı, Özlem'in bu tonu, yeniden gücünü kazanmak gibi. Hayatınızın melodramı, başkasının hayatının melodramı, yaşadığımız tüm melodramlar... Bostanlı sahilinde yapılan sessiz yürüyüşler. Yunuslar. Gece koşuları. Rüzgârı hissetmek. Sükût. Ve bir parfümün kokusu. Parçaları toplamak. Bir yara izini sevmek. Çaresizlikten çare yaratmak. Psikoloji kitaplarına gömülüp grup terapilerine gitmek. Bir doktora tezine saygısızlık. Dedektif filmlerindeki gibi; sanki 30'larda, sanki 40'larda, sanki 50'lerde yaşıyormuşuz gibi; ne güzel bir kadın, kestane rengi saçlar ve upuzun bir pardesü. Rengi beyazla gri arasındaki tüm tonlar. Deniz karaya taşmış, denizin üstünde yürüyoruz. Karşıyaka'dan karşı yakaya bakıyoruz. Bir Hızır. Bir çıkış. Bir film sahnesi. Özlem'in bu tonu, bu spesifik tonu, saygıyla ve minnetle anmaya değer tonu. Arketipi Uzanan El.
(Y)



9.
Şunu da bonus olarak bırakıyorum. Hiç çıkılmayan yolların arkadaşı. Rengi şeffaf. Su gibi. Sırt çantalarını doldurup fotoğraf makinelerini hazırlamak gibi. Alıp-başını-gitmeli gezgin filmleri. Güneş gözlükleri. Egzotik şehirler. Eğer bir insan şehla ise, hiç düşünmeden güvenirim ona. Zamanı tuhaf. Zamanı erimiş. Rüya gibi. Bazı şeyler olmuş, bazı şeyler ise olmamış, hepsi birbirine girmiş. Arketipi Yol Arkadaşı.
(D)

3 yorum:

  1. Ah, ne güzel bir anlatım. Turuncu bir akşamüzeridir Özlem'in en sevdiğim hali ve Rebecca Solnit'in anlattığı haliyle Mesafenin Mavisidir. (Kaybolma Kılavuzu) Adlarına şarkı listeleri hazırladığım özlemlerim ve renkleri... Şimdi burada her birini başka bir pencereden başka renklerle, başka duygu ve özlemlerle okuyunca çok mutlu oldum. Öyle güzel anlatmışsınız ki...Özlemin gökkuşağı hali..Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler yorum için. Kaybolma Kılavuzu'nu daha önce de duymuştum, isminden dolayı ilgimi epey çekmişti. Bu sefer alıp okuyayım, demek ki zamanı geldi:)

      Sil
  2. Ah, ne güzel bir anlatım. Turuncu bir akşamüzeridir Özlem'in en sevdiğim hali ve Rebecca Solnit'in anlattığı haliyle Mesafenin Mavisidir. (Kaybolma Kılavuzu) Adlarına şarkı listeleri hazırladığım özlemlerim ve renkleri... Şimdi burada her birini başka bir pencereden başka renklerle, başka duygu ve özlemlerle okuyunca çok mutlu oldum. Öyle güzel anlatmışsınız ki...Özlemin gökkuşağı hali..Sevgiler.

    YanıtlaSil